Öyle sıkıntı sıkıntı otururken, ablam msn'den "ATV'yi aç" dedi, açtım baktım ki, Zülfü Livaneli. Bir insan nasıl bu kadar odun olup, nasıl bu kadar güzel şarkılar yazar, bir insan bir şarkıyı nasıl böyle baştan sona detone ama bu kadar güzel söyler bir muammadır benim için. Sayesinde güzel bir gece geçirdim, sağolsun varolsun. Finali de en sevdiğim türkü olan "Dağlara küstüm Alim"le yaptılar, mest oldum tabii... 9 Eylül'de 35. sanat gecesi varmış, İstanbul'da olsam gitmek isteyip gidemeyeceğim bir konser olurdu muhtemelen, burada en azından, " Öf gidemiyorum" diye avunabilirim.
Şöyle diyeyim: Bütün o zevzekliklerine rağmen iyi ki varsın Zülfü... Söylediğin o "Hele Ulaşa Ulaşa, Ulaş benzer idi güneşe" türküsünü başka hatırlayan var mıdır bilmiyorum -vardır muhtemelen- ama artık hiç söylemiyorsun, söyleyemezsin... Neyse bir zamanlar söylemiştin, ben hatırlıyorum!
Hele Ulaş'a Ulaş'a
Ulaş benzerdi güneşe
Ulaş gardaş can veriyor
Yüreğim düştü ateşe.
Ulaş'ın elinde mavzer
Mavzeri türküye benzer,
Bizimkiler böyle ölür
Böyle ölür bizimkiler
Tohumlar düştü toprağa
Donandı yeşil yaprağa
Kurban olam kurban olam
Seni yaratan toprağa.
1 Comments:
Aynı fikirdeyim canım annene de yazdığın yazı gözlerimi doldurdu neden kendime geleyim dedim iyi değilmisin yoksa yine :( Umarim beklemedigin kadar bereketli sağlıklı ve güzel bir yil gecirirsin.
Sevgiler
Yorum Gönder
<< Home