27 Kasım 2006

Sakin bir hafta sonu. İstanbul'dan gelen yeğenim Yağmur'la vakit geçiriyoruz. Dün gece bira üstü likör içerek bayağı kafa bulduk ve güldük. Bugün geç kalktım, yemek yap, bulaşık yıka, çay için poğaça yap vakit geçti, gece de hep beraber Sağır Oda'yı seyrettik. Bugün sağ bacağım ve dizim acayip ağrıdı,hala da ağrıyor. Yarın yağmur yağarsa hiç şaşırmayacağım. Uzun zamandır böyle ağrımamıştı yani. Bu gece uyumamayı düşünüyorum. Uyudum mu, sabah erken kalkamıyorum, halbuki günlerdir doktora gitmem gerekiyor, sabah kalkamadığım için gidemiyorum. Kafamda bir sürü çıban mıdır artık nedir bilmem şişlikler çıktı, gidip göstermem lazım. O yüzden uyumayayım da sabah gideyim bari, zaten sağlık karnem de hastanede, onu da almam lazım. Dün gece manyak köpek Pati'yi bağlamaya çalışırken, ters bir hareket yaptım, galiba yine kaburgam kırıldı, daha önce de kırılmıştı, aynı yerden gitti muhtemelen, bayağı acıyor çünkü. Gitmişken onu da söyleyeyim, hoş kaburga kırıklarına yapacak bir şey olmuyor.
Birazdan aşağı inip, kolyeydi küpeydi yaparak vakit geçiririm, bir de çay demlerim şöyle neşelisinden. Aralık gibi kermes düzenlemeyi düşünüyorlar, belki biraz satış yaparım, ama hazırlanmak lazım. Kurstaki hatunlar her gün bir kolye bitirip bir sürü şey yapıyorlar, ben onu mu yapsam, bunu mu yapsam, hımm dur bakim şöyle yapsam nasıl olur filan diye düşünerek daha 4 tane filan kolye yapabildim. Tasarım tasarım nereye kadar yani.
Arada çalışsam mı filan diye düşünüyorum ama ne iş yaparım bilmiyorum ki, artık saatler boyu bilgisayarın başında grafik kasamam gibi geliyor. Yayınevleri eskisi gibi çalışsalar dizgi yapardım kendimi sıkmadan ama artık dışarı dizgi işi veren yer yoktur muhtemelen. Çevirmenler direkt olarak bilgisayara yazıyorlar, yazarlar da ha keza öyle. Yayınevi'ne sayfa düzeni yapmak kalıyor yalnızca. Zaten artık hepsi kendi içinde hallediyor bu işleri. Belki şu takı işinden bir şeyler çıkartabilirim bakalım, acele etmemek lazım.
Günler geçiyor işte.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats