05 Kasım 2006

Ablam dedi ki, ben "nobran" ve "nadan"mışım. Annem de dedi ki, nobran asık suratlı demek, nadan da kimseye pabuç bırakmayan demek. Asık suratlı olduğum doğrudur, ama aslında ben gayet neşeli, komik, hınzır bir hatundum o ayrı. Bir zamanlar aslında çok da eski değil, şurada iki ay önce - kendimi evli ve beni seviyor zannettiğim salak Erol bir gün bana "sen aslında çok tatlı bir hatunsun, ama" demişti, ona o "ama" ne demek oluyor demiştim bir cevap vermemişti. Sanırsam bütün mesele o "ama"da gizli. Acayip sinirliyim bu Erol denilen adama, bu kadar kandırılmayı içim kaldırmıyor bir türlü, bakalım nasıl unutacağım.
Kanser olmasaydım, bütün bunlar bana bir mesele olacak mıydı o ayrı tabii. Böyle ekstrem tenakuzlar içindeyim sevgili günlük!
Acaba, hakikaten ablamın dediği gibi "ay sonu kirayı nasıl ödiycem" derdinde olmamak mı ve kafamı çalıştırmamak mı bütün mesele! Yani haftada bir yazı yazsam ve bu yazı bir yerlerde yayınlansa bütün sorunlar çözülecek mi? Ne sorun var onu da bilmiyorum, karnım doyuyor, evim sıcak, oğlum mutlu, annem iyi, menapozdan beridir de bi seks sorunum filan da yok...
Bugün sobayı kurduk, akşam da yaktık. Hacer geldi, bira içtik. Şimdi bir bira daha olsa iyi olacaktı ama yok... Ben de likörlü kahveyle idare ediyorum. Aslında canım evde bütün uyuyanları uyandırmak istiyor ama yazık.
Geçen gün dedim ki, "yav ben rüyamda sıran sıran eski sevgililerimi görüyorum nedendir acaba", hakkaten de, bir gece Muzafferi (doktor olan), sonra da Bülent'i (piskopat olan) gördüm, Freud Jale patlattı haberi "eh dedi onlara veda ediyorsun herhalde", ablam ve ben tip tip suratına bakınca da bağırmaya başladı "ne biçim soru bu, böyle şey mi söylenir" diye, sonra da "şu çınar ağacı da amma büyümüş" diye lafı karıştırmaya çalıştı ama boşuna. Çoktan telefona sarıldık ve herkese söyledik... Dün gece de babamı gördüm ama artık söylemedim, muhtemelen "baban seni yanına çağırıyor" derdi manyak Jale...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats