03 Aralık 2007


Ehh bir film olmuş. Ne beğendim ne beğenmedim diyelim. Zamanında kitabını da okumuştum ama tamamen unutmuşum, seyrederken onu farkettim. Bugün küçük bir de deprem oldu. Daha dep demeden oldu bitti, hatta ben acaba Dük kaşınıyor da yatağı mı salladı diye düşündüm. Yeme içme haftasına girmiş bulunuyorum, tabii yeme içmeyle beraber bozuk bağırsak haftası da başlamış buluyor ama hiç umurumda değil valla. Artık bir hafta ne gelirse önüme lüpleyeceğim. Jale sultana yemek listesi verdim, dolmalar, börekler, beğendiler şeklinde. Dört kilo alıp giderim İstanbul'a, sonra gelip hepsini veririm. Doktorum telefonda kemoterapiyi uzatmaya karar verdiğini söyledi. İlaçlardan birini çıkarıp iki ilaç devam edelim diyor. Ben de tamam dedim, gittiği yere kadar gitsin bakalım. Ben zaten tahmin ediyordum uzatma kararı çıkacağını. Yan etkileri olabilecek en azıyla atlattığım için devam ediyorlar. En büyük şansım midemin bulanmaması oldu ama benim zaten öyle çabuk bulanan bir midem yok, hamileyken bile hiç bulanmamıştı midem. Halbuki kadınlar üç ay öğürüp böğürüp kusmaktan bir hal olurlar hamileyken, ben bir kere bile kusmamıştım. Galiba bir de öyle kolay kolay tiksinen bir insan değilim. Çoğu kadının bakamadığı iğrenç şeylere bakarım yani. Doktor olsam cerrah olabilirdim. Zaman zaman Reality TV'deki ameliyat programlarını bile seyrederim. Deniz, seyrettiğim bu tür şeyler yüzünden bana satanist bile diyor valla. Öyle miyim bilmem ama bu huyum en sevdiğim huyum oldu, geliştirmek niyetlisiyim aynı zamanda hani daha sağlam bir mideye kavuşmak maksadıylan yoksa başka bir maksadım yoktur.

3 Comments:

At 9:07 ÖS, Blogger evinkedisi said...

Devin, bu aralar biz de film seyretmeye sarmış vaziyetteyiz o yüzden nedir filmin konusu merak ettim. Buradan bulabilir miyim? Bulmalı mıyım? Gerçi ne beğendim ne beğenmedim demişsin ama...

Midenin bulanmamasını büyük bir şans olarak gördüm. Ben olsam herhalde içim dışıma çıkar, yazmaya bile hacet bulamazdım. Allah kolaylık versin, bloğa yorum yazdığın için teşekkür ederim bu arada :)

 
At 11:01 ÖS, Blogger devin said...

Kedicim,

Denk gelirsen al seyret, ama seyredeceğim diye peşine düşülecek bir film değil bana kalırsa. Konusu ise, kendi kokusu olmayan bir parfüm ustasının en iyi kokuyu yaratmak adına işlediği cinayetler, bir nevi kendi kokusunun peşine düşmek de diyebiliriz. Kitabı daha iyiydi, Patrick Süskind, Koku diye yayınlandı, Can'dan çıkmıştı yanılmıyorsam. Oralarda bulma imkanın yoksa ve okumak istersen alıp sana yollayabilirim. Mailimi biliyorsun.
Sevgiler

 
At 11:49 ÖS, Anonymous Adsız said...

Canım önce kitabını okudum du ama her zaman olduğu gibi kitap kadar haz vermiyor filmler. Miğde bulantısı konusunda hem fikirim ama okumayanlara yine de öneririm canım. Sen de Stardustı bul bu arada mkan varsa canım güzeldi geçen gün izledim tatlım

 

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats