08 Mart 2008

KADINLAR VARDIR!

Bundan tam 151 yıl önce l857 yılının 8 Mart’ında Newyork’lu kadın işçiler eşit işe eşit ücret ve 8 saatlik işgünü talebiyle greve gitmişler, çalıştıkları fabrikayı işgal etmişler, ancak polisin müdahalesi sonucu çıkan yangında 128 kadın yaşamını kaybetmişti..
Bugün 8 Mart 2008.

Geçtiğimiz yıl kadınlara karşı şiddet ve ayrımcılık artarak devam etti/ediyor. Biz kadınlara yönelik suçlara, ayrımcılığa, şiddete, emeğimizin yok sayılmasına karşı kadın hareketi ile beraber hep birlikte karşı koyduk, mücadele ettik. Sistemli saldırılara karşı örgütlü mücadelemizle kadın dayanışmasını yükseltmeyedevam ediyoruz. Novamed Grevinde Direnen kadınlarla dayanışmak için etkili eylemler, kampanyalar içinde yer aldık. Sonunda Sendika haklarını isteyen Novamed’li kadın işçilerin talepleri kabul edildi.
İnandık, haklıydık. Sokakta her an yaşadığımız yaşayabileceğimiz tacize karsı Mor iğnelerimizi aldık elimize, kendimize dayanismamıza guvendik. Kadınlar yan yanaydık guçlendik ve guçlenmeye devam ediyoruz. Tacizde, Tecavüze karşı taraf olduk. Biliyoruz ki geçmişten bugüne kadınlar diğer toplumsal mücadelelerin ve devrimsel anların öznesi olmuşlar, direnişlerle, grevlerle, eylemlerle örgütlenerek bir mücadele tarihi yazmışlardır. Ve bu tarih bize göstermiştir ki kadınların mücadelesi insanlığın da mücadelesidir. Gecmişten devraldığımız Kadın kurtuluş mücadelesinin ışığında yürümeye direnmeye ve reddetmeye devam ediyoruz.

Yaşadığımız dünya hala zulüm, baskı ve sömürünün hakim olduğu ve en yıkıcı etkisini kadınlar üzerinde gösteren bir dünya. Her yerde savaşlar, işgaller, katliamlar biz kadınların bedeninde cereyan ediyor. Ortadoğuda ABD nin işgal politikası içine ülkemizin de sokulduğuna, ABD icazetiyle hava harekatının yanı sıra kara harekatının da başladığına, halkların birbirine kışkırtıldığına, ırkçılığın yükseltildiğine, dili, kimliği, inancı farklı olana tahammülsüzlüğün vardığı noktanın sokak ortasında işlenen cinayetlerle, bu ülkenin güvercinlerini nasıl ürküttüğüne tanık oluyoruz. Militarizm ve düşmanlığın derinleştirilmesinin, yaşamımızın her anında, her alanında şiddeti daha da yaygınlaştırdığını ve meşrulaştırdığını görüyoruz.

Uygulanan neo liberal politikalar yüzünden, fabrikalarda, atölyelerde düşük ücretle, sigortasız, sosyal güvencesiz, iş güvencesiz köleler olarak sömürülüyor, mücadele ettiğimizde ise kapıya konuyor, yanıyor, yakılıyor, kamyon üzerinde ölüme gönderiliyoruz. Evde ise her türlü angaryanın yükü bizim sırtımıza biniyor, emeğimiz göz ardı ediliyor, zorla evlendiriliyor, aile içinde her türlü şiddete maruz kalıyor, tutsak ediliyoruz. Dışarı çıktığımızda ise cinsel taciz, saldırı ve ölümle burun buruna geliyoruz. Sığınacağımız yerleri açmakla sorumlu olan hükümetler ve yerel yönetimler ise bu ataerkil sistemin bir uzantısı olarak, tecavüzcülere, katillere ceza indirimleri uygulayarak göz yumuyorlar.

Oysa evlerinizin perdesini açın, şiddeti görürsünüz, sokakları aydınlatın yine şiddet çıkar karşınıza, zihinlerinizi aralayın, namus kisvesi altında şiddetle karşılaşırsınız, intihar eden kadınların yüreklerine bakın, çaresizliğe duyulan öfke çıkar, televizyonları nızı açın, kadın programları adı altında kadın katliamlarını görürsünüz.
Peki şimdi AKP Hükümeti ne yapıyor? Kapalı kapılar ardında, gözlerden ırak olarak hazırladığı Anayasa Taslağında biz kadınları çocuklar, yaşlılar ve engelliler ile birlikte özel surette korunmaya muhtaç bir kesim olarak görüyor, ayırıma tabi tutuyor ve korunup, kollanmamızı ise ataerkil sistemi oluşturan aile, devlet, feodal yapı, gelenek, görenek, ahlaki kurallar ile dinsel tutuculuktan beslenen, güçlenen kapitalizmin kollarına emanet ediyor. Mutlak değiştirilmesini talep ettiğimiz baskıcı ve yasakçı 12 Eylül Anayasasını sivil bir anayasaya dönüştürmekten söz ederek, cinsler arası, kimlikler arası, inançlar arası eşitsizlikleri daha da körükleyen, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğini görmezden gelen yeni yasak ve eşitsizliklerle dolu, sosyal refah ve hukuk devleti olma ilkelerini çiğneyen bir düzenlemenin adımlarını atıyor.

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası ile tüm çalışanları ve emeklileri sosyal güvensizliğe yuvarlarken, biz kadınların da var olan haklarını bile tırpanlıyor ve çalışma yaşamının zorluklarını arttırarak yeniden evlerimize dönmemize, çalışmayan kadınları ise ev köleliğine devam etmeye zorluyor. Hem işte, hem evde çalışıyoruz, Ortalama yaşam süresinin oldukça kısa olduğu ülkemizde emeklilik yaşını yükselterek emekliliğimizi toprak altında geçirmemizi vaat ediyor. İşsizliğin gün be gün arttığı ülkemizde çalışma süresini yükseltiyor, emekli maaşlarını açlık sınırına çekiyor. Parasız sağlık sağlaması gereken sözde sosyal devletimiz sağlık için daha fazla para talep ediyor, hastanelere yıldız koyarak otel haline getiriyor, tedavilerimizle ilgili kararı doktordan alıp, bürokratın insafına bırakıyor. Anneliğin kutsallığını dilinden düşürmeyen aynı hükümet bu yasa ile anne sütünün önemini göz ardı ederek, emzirme ödeneğinin süresini altı aydan bir aya indiriyor.

Şimdi biz ÖDP li kadınlar, işçisiyle, kamu emekçisiyle, emeklisiyle, ev kadınıyla, öğrencisiyle, hangi kimlikten, hangi inançtan olursa olsun tüm kadınları, bize kader diye dayatılan bu oyunları bozmaya çağırıyoruz.
Cinsiyet ayırımcılığını ortadan kaldırmak, hayatın her alanında pozitif ayrımcılık için,
Evde, sokakta, işyerinde, zihinlerde ve medyada şiddeti durdurmak için,
Namus kisvesiyle yapılan kadın katliamlarına ve bunu onaylayan ve koruyan devlet politikasına karşı durmak için,
İş cinayetlerinin ve esnek çalışmanın son bulması için,
Eşit değerde işe eşit ücret, 8 saat işgünü, sendika, sigorta, iş güvenliği ve ücretsiz kreşler için,
Parasız eğitim, parasız sağlık, güvenli bir gelecek için,
Kadınlara Yıpranma Payı, 180 gun fiili hizmet zammı hakkımız için,
Babaya kocaya baglı kalmadan sosyal guvece için,
Sıgınaklara ihtiyacımız kalmayacagı gunler icin
Bedenimize, emegimize, kimliğimize sahip cıkmak için.
Barış, demokrasi ve halkların kardeşliği için,
İşgallere ve savaşlara hayır demek için,
İnanç özgürlüğümüz için,
Her yerde ve her alanda temsil edilmek için,
8 Martın resmi tatil edilmesi için,
Bu dünyayı kadınlar için yaşanılır kılmak için,
Kurtuluşumuz için ellerimizi, çığlıklarımızı, yüreklerimizi birleştirelim. Bu kaderi biz yazmadık, bozmak için birleşelim.
Yaşamın ve mücadelenin yarısıyız diyen biz ÖDP li kadınlar dünyadaki tüm kadınların barış, özgürlük ve dayanışma için yükselttikleri sese, sesimizi katıyor ve bir daha haykırıyoruz.


İNADINA İSYAN, İNADINA ÖZGÜRLÜK

YAŞASIN 8 MART, YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI
ÖDP KADIN KOORDİNASYONU


0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats