17 Ekim 2007

Her kemoterapi ertesi adet olduğu üzere grip oldum yatıyorum. Bu kez biraz kendim kaşındım ama. Sıcak bir banyo yaptıktan sonra cereyanda oturdum püfür püfür bir güzel. Bu sabah kalktığımda boğazım öyle şişmişti ki sesim çıkmıyordu resmen. Neyse, dün gece anladım başıma geleceği de hemen antibiyotik başladım. Hoş, ateşim yok ama beklersem nasılsa çıkacak diye beklemedim, attırdım antibiyotiği, tabii anında bağırsaklarım bozuldu, onun için de bir ilaç attırdım. Her zamanki kısır döngüde dönüp duruyorum laboratuvar fareleri gibi. İlaçların yan etkileri için başka ilaçlar alıyorsun, onların yan etkileri için öteki ilacı alıyorsun filan, bilindik hikaye. Bütün gün yatıp televizyon seyrettim. Başka da bir şey yok işte.
Salı günleri e2 kanalında güzel bir dizi başladı, 22:15'te Master of Science Fiction diye. Bilim kurgu seviyorsanız seyredin. İlk bölümü güzeldi, zaten bölümler birbirinden bağımsız, her dizi ayrı bir hikaye, ustaların yazdıklarından birer saatlik dizi yapmışlar. Ben severim bilim kurgu pek çok kadının aksine ve yine pek çok kadının aksine romantik komedilerden filan hiç hoşlanmam, böyle ağlak zırlak aile filmlerini de sevmem :) Macera olsun, aksiyon olsun, polisiye olsun bayılırım ama. Bir de korku ve şiddet seyretmeyi sevmem pek. Hele o Japon korku filmlerini gördüğüm yerde kaçarım valla. Psikolojik gerilimleri severim ama. Bilim kurgu okumayı da severim çok. Türkçe'de yayınlanmış ne kadar bilim kurgu varsa okudum herhalde. Ben gençken bir tek Baskan Yayınları'nın kitapları vardı, bir de Altın Kitaplar Asimov basardı, onları okurduk. Baskanların çevirileri gerçekten berbattı ama okurduk yokluktan işte.
Video zamanlarında, her hafta sonu 10 tane filan film alırdım. Televizyonun karşısında kendime yer yapardım, yere yastıkları dizip, bir yanıma, çaydı, gazozdu, bir yanıma da artık kurabiye, çekirdek, patlamış mısır filan dizer sabahtan akşama kadar yatıp film seyrederdim. Zaman zaman da film haftaları düzenlerdim. Mesela bir hafta sonu sadece bilim kurgu, sonra sadece polisiye filan seyrederdim, Çin karate filmleri haftası bile düzenlemiştim. Bayılırım Çin karate filmlerine, acayip komik olurlar. Gerçekten kötü filmler de güzel olur. Mesela Maymunlar Cehennemi 8 filan gibileri, dandik dandik tarihi kılıçlı mılıçlı filmleri de çok severim. Arada ağır entel filmler seyrettiğim de olur yanlış anlamayınız. Bir tek Tarkovski'ye hiç dayanamıyorum bak, onu da gördüğüm yerde kaçıyorum. Deniz efendinin amcası ona bir DVD-VCD player hediye etmiş bu bayram. Acaba diyorum şu film haftalarını yine düzenlesem mi? Bu kış oturup Deniz'le birlikte seyreder miyiz. Çocuk da dersten başını alamıyor ki. Haftanın her günü dersti etüttü, eve gelip bir de soru çözüyor. Ne yapalım bu sene böyle, OKS var önümüzde.

8 Comments:

At 9:08 ÖÖ, Anonymous Adsız said...

ayy devincim nasıl hoşuma gitti yazıların...demek romantizm sevmezsin,sen de alem kadınsın yaa.e2 deki diziyi duymadım,haftaya bakayım ben de.


aman dikkat et ilaç al,sıcak tut kendini...

sevgiler,

 
At 9:45 ÖÖ, Blogger devin said...

Zaten ayakl� eczane gibiyim ma�allah :)
Romantizmi seyretmeyi sevmiyorum, yoksa ya�amay� severim valla.
Benden de �ok sevgiler.

 
At 2:48 ÖÖ, Anonymous Adsız said...

Valla bende ormantik kadınım ayol boşuna sevmiyorum seni Ömer askerdeyken haftada 4 mektup atmış bana ben toplamda 4 mektup atöışım düşün mesaj olayını da sevmem ben ne o öyle vıcık vıcık bana saçma geliyor valla romantizim ormantizm alayım ben :) Canım geçmiş olsun tekrardan anlarsın sen muck ha yazımızda hazır balım http://www.edasuner.com/internet-hastaneye-koltuk-cikti/

 
At 2:39 ÖS, Blogger Sanem said...

Romantik filmleri severim. Bir de gerilim filmlerini. Bilim kurgu ve karete filmlerine ise hiç tahammül edemem Kedi. Çabuk iyileş :))

 
At 3:22 ÖS, Blogger devin said...

Edacım,
Çok teşekkür ederim her şey için. Sitene baktım tabii ki :)

Sanemcim,
Dün televizyonda rastladım bir tane Çin karete filmine bu kadar absürtünü az görmüştüm, acayip eğlendim. Tavsiye ederim en komik komedi filminden daha komik oluyorlar :))

 
At 5:22 ÖS, Blogger Sanem said...

Hakkaten mi? Bana ilk izlenim olarak hep itici gelmiştir ama denemek lazım belkide. Bu arada, yorumun için teşekkürler ama o resimdeki Yağmur değil :)) İnternetten bulmuştum.
Sevgiler...

 
At 12:27 ÖÖ, Blogger zeya said...

Ben de en romatiğinden filmleri severim. Şöyle yüzde gülümseme bırakacak gerçek olamayacak kadar aptal olanlarını bile :):)
Bir de akıllı filmleri severim. Film gerçek dışına çıkıp canavar börtü böcek işin içine girdiğinde biter benim için. Anında kaçarım :):) Bİr de kovboy filmleri çok güzel olur. eskiden Pazar günleri olurdu.
Film haftalarına bayıldım. Bİz Vedatla bir onun sevdiği bir benim sevdiğim film günleri yapıyoruz evde eşitlik var ya :):)
Kendine dikkat et. Öpüyorum çok çok :)

 
At 11:27 ÖS, Blogger devin said...

Zeyacım,
Bende var bi tuhaflık :) Ben de canavarlara börtü böceklere bayılıyorum :)) Hani şöyle adam yiyen dev örümcekler filan olur, ya da groarr diye bağıran bataklık canavarları filan ama en kötüsünden olacak, bayılırım. Bir de 1950'lerin filan siyah beyaz bilimkurguları şahane oluyor :))
Ben de seni öptüm çok çok.
Devin

 

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats