22 Mayıs 2006


Kayaköy, Gemiler, Akyaka, yine harala gürele geçen bir hafta sonu, cumartesi günü önce İnlice'ye gittik, çocuklar ve Erol denize girdi ama çok rüzgar vardı ben üşürüm diye girmedim. Biraz güneşte oturdum. Sonra hep beraber Göcek'e gittik, Blue'da oturup bir şeyler yedik, Murat'la sohbet ettik, kendime çok güzel pembe şile bezi bir elbise aldım Göcek'ten. Pazar günü, Gemiler'e gittik, orası için çok üzülüyorum, dünya harikası bir yer ama teknelerin sintine boşaltması yüzünden denizi kirleniyor giderek. Ben bu sefer de taşlık olduğu için giremedim denize, kendimi suya atmaya cesaret edemedim. Cuma akşamı durmadan havlayıp kafamı şişiren Biber efendiyi balkondan içeri sokmak için çekelerken biraz belimi ağrıttım çünkü. Gemiler'den dönerken, Kayaköy muhtarı Erdoğan amcanın ünlü saat kulesinin yenilendiğini gördüm, sütunun üzerine bu sefer daha acayip bir saat koymuşlar.
Akşam Yunus'u Akyaka'ya götürürken, her zaman mola verdiğimiz benzincide bir süprizle karşılaştık. Oradaki "dükkan"ın sahibi bize bir yavru kediyi satıverdi (tabii ki para filan vermedik). Minnacık enfes güzellikte bir şey, Biber çok heyecan yaptı, uzun uzun kokladı, ne bu diye evirip çevirip baktı. Adını Minnoş koydum. Bakalım, inşallah Biber ayılık etmez de hayvanı seveyim derken öldürmez. Yakında bahçeye bir de ördek havuzu yapacağım. Böylece kendimi iyice börtü böceğe ve hayvan sevgisine adamış, doğaya ve çevresine saygılı bir insan olaraktan yaşamanın zevkine varacağım. Ne de olsa kanseriz, böyle olunca millet aniden hümanist sevgi kelebeği olur ya hani, ben de kendimi naturaya vereceğim işte...
Yalnız, arka koltukta 1 köpek, 2 çocuk ve 1 ananeyle seyahat etmek öyle Amerikan filmlerindeki gibi pastoral tatlar vermiyor, kavga çıkıyor, aman diyeyim.
Cumartesi gecesi çok güzel bir film seyrettim, Notebook diye, adamım John Casavettes'in oğlu Nick Casavettes'in. Uzun zamandır böyle güzel bir film seyretmemiştim. Ben ki romantik aşk filmlerinden genelde tiksinirim ama bu hakikaten çok güzeldi. Mırıl mırıl, sapsade, hiçbir duygusal aşırılığa, konu çok elvermesine rağmen hiçbir zulu zırtlak duygusallığa yer vermeden, enfes bir hikaye anlatmış. Bazen şu sinemayı iyi ki keşfetmişler diyorum, aslında bazen değil sık sık diyorum bunu...

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats