Bu blogun adını "Evde oturan ve hiçbir yere çıkmayan kedi" olarak değiştirsem hiç fena olmayacak. Yine yaklaşık bir haftadır çarşıya bile inmeme rekorunu kırmış bulunuyorum. Neyse bugün şeytanın bacağını kırdık ve en büyük sosyal faaliyetimiz olan pazara gitmeyi başardık.
Haydi bakalım yine geldi çattı kanser kontrolü günleri. Önümüzdeki hafta doktorda ve tomografide filan geçecek. Ayın 19'undaki ilacı aldıktan sonra da İstanbul yollarına döküleceğim yine. Kendimi bir Ömer'e göstereyim bakalım. Geçen gün dizim acayip ağrıdı. Aslında bir gün önce de ağrıyordu ama pek iplememiştim, ertesi gün de şiddetle ağrıyınca bayağı bir korktum, yani beni ağlatacak kadar şiddetli ağrıdı ki en son hem kanser dolayısıyla belim manyak gibi ağrırken ve aynı zamanda böbrek krizi geçirirken ağlamıştım o derece yani. Neyse iki tane apranaks yuttum ve üzerine sıcak su büyotu koyup bütün gün oturdum da geçti. Dünden beri de ağrımıyor çok şükür. Havalar bir acayip, nem çok fazla, ben çok hareketsizim, bütün gün oturuyorum, e haliyle her yanım ağrıyor.
İçtiğim antibiyotik midemi çok kötü yaptı. Ne yesem midem bulandı bir kaç gün, şimdilerde biraz azaldı. Şimdi sadece bira içtiğimde midem bulanıyor ki bu benim için bir felaket demek! Geçen gün aldığım üç bira iki tanesi yarım içilmiş olarak duruyor hala. Olacak şey değil yani. Bu akşam yine bir deneme yaptım, ııh içemiyorum.
Canım hiçbir şey yapmak istemiyor. Bu kış çok baydı artık beni. Yaz gelsin istiyorum, yüzmek istiyorum. Bütün gün evde salaklanıp duruyorum. Zaten günün yarısı uykuda geçiyor, ne kadar erken uyursam uyuyayım, öğleden önce yataktan kalkmıyorum. Böyle bir sıkıntılı haller içindeyim. Şöyle bir param olsa, bineceğim bir gemiye üç ay filan seyahat edeceğim.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home