İnsan hiçbir şey yapmayınca, aklına yazacak bir şey gelmemesi de normal tabii! Bugün büyük ısrarlar sonucu yataktan erken! kalktım (öğlen 12 civarında). Deniz ve ablamla birlikte çarşıya inmek üzere evden çıktık, yolda Deniz'in amcası aradı ve ona bir laptop alacağını haber verdi. Bizim oğlan üstünden parkasını çıkardı ve yaklaşık bir 100 metre koşup, tekrar koşarak geri geldi. Eh, bayağı sevinçli bir haber, tabii benim için de, böylece yataktan hiç kalkmayıp, bilgisayar işlerini de oradan halledebileceğim (hınzır sırıtma). Efendim çarşıda birşeyler yedikten sonra ablam berbere gitmek üzere bizden ayrıldı. Biz de Deniz efeyle birlikte dolaştık. Boncukçuya gidip biraz malzeme aldım. Sonra da eve geldik işte. Gecenin körüne kadar televizyon seyrettikten sonra odama çıktım.
Ne zamandır şöyle absürt bir rüya da görmüyorum ki yazayım! Üzerimde üzerinize afiyet bir sıkıntı da var. Galiba adrenalin eksikliği çekiyorum, gayet dingin bir hayat, kavga yok, gürültü yok, ses yok, soluk yok. En büyük dert, Deniz beyin dersleri.
Şu boynumdaki lanet şey bana hiç küçülmedi gibi geliyor ama ablama ve Seyhan'a göre küçülmüş. Küçülse iyi olacak, hiç İstanbul'a gidesim yok çünkü. Gerçi, çok büyük ihtimalle grip durumundan kaynaklanan bir beze ama, ruhsatlı kanser hastası olunca, vücudunda çıkan her abuk sabuk şeyin kanser şüphesiyle taranması gerekiyor. Neyse antibiyotiğin bitmesine daha üç gün var ve hani küçülmese de büyümedi de. Bakalım, üç günün sonunda Ömer ne diyecek.
Dışarıda yağmur başladı. Of artık yaz gelsin, pencere kapı kapalı oturmaktan sıkıldım. Bir de yazın insanın canı dışarı çıkmak istiyor, şimdi Çalış'a gitsek akşam vakti, gece dönmek için dolmuş bulur muyuz, bulmaz mıyız diye üşeniyor insan ama yazın her akşam gidip yüzeceğim, çünkü yüzme hakikaten belime çok iyi geliyor. Bütün yaz hiç ağrı kesici içmeden yaşadım, kış geldi, her gün bir apranaks var maşallah. Neyse ne demiş atalarımız, en kötü günümüz böyle olsun!
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home