20 Eylül 2007

Hayatımın En Mutlu Günü

Sevgili Dostlar,

Tam 45 yaşındayım. Bu yaşıma kadar bir sürü şey yaşadım, mutluluklar, üzüntüler, kırgınlıklar, sevinçler, güzellikler, aşklar (lar dediğime bakmayın hayatta tek bir kişiye aşık olmuş bir insanım :), kayıplar, ölümler, doğumlar. Bugüne kadar hayatta o kadar da işe yaramamış bir insan olduğumu düşünmüyorum. En azından 14 yaşımdan beri halkım için, insanlık için, inandığım değerler için, yaşadığım, taşını toprağını her şeyini çok sevdiğim ve başıma ne gelirse gelsin terkedip gitmeyi bir an için bile düşünmediğim ülkem için, sosyalizm için, devrim için, bir sürü şey yaptım, hala daha da yapmaya çalışıyorum elim erdiğince, gücüm yettiğince.

Ancak 18 Eylül günü Cerrahpaşa Radyasyon Onkoljisi'nde yaşadığım gün diyebilirim ki hayatımın en mutlu, en gurur verici, en güzel günü oldu neredeyse. Nasıl koltuklarım kabardı, nasıl onur duydum, nasıl gururlandım size anlatamam belki de.

O hastanede kapıcısından, güvenlik görevlisine herkes beni tanır, herkes beni sever. Ben her zaman onlara çok iyi davrandım, her zaman hallerini hatırlarını sordum, hiçbirini sen hemşiresin, sen profesörsün, sen kapıcısın diye ayırmadım, zaten ayıramam, böyle bir şey doğamda yok benim. Her zaman güleryüzlü, pozitif olmaya çalıştım. Zaman zaman benim de çok sıkıldığım, çok bıktığım günler oldu tabii sonuçta ben de insanım. Ama oradaki bütün görevliler, o kadar iyi insanlar ki, insanın içinden gelmez zaten kötü davranmak. Hepsiyle ayrı muhabbettim vardır yani :)

Onlar da beni çok severler, hepsi bana çok çok iyi davranır. Kendimi hep "prenses" gibi hissetmeme neden olurlar ki, en küçük bir torpil geçmezler aslında. Ve bu sadece bana değil, bütün hastalar için geçerlidir orada. Tam dört yıldır aralıklarla o hastaneye giderim ve sadece bir kere bir doktorun bir hastaya sesini yükselttiğine şahit oldum. O hasta da haketmişti hani yani.

O gün beni yine prensesler gibi karşıladılar arkadaşlar, aslında her zaman öyle karşılarlar. Ama hepsi o kadar sevinmiş ve mutlu olmuş ki sizlere anlatmama imkan ihtimal yok. Hepsinin ağzı kulaklarında, bana sarılanlar, öpenler, elimi okşayanlar...

Tabii en gurur verici olanı da, koskoca kürsü başkanının kemoterapi odasında beni beklemesi oldu haliyle. "Ben de sizi bekliyordum burada" demesin mi, koskoca profesör, bir acayip oldum sormayın, "Onur duydum efendim" demekten başka bir laf edemedim :)

Neyse, tabii oraya gidince ilk iş kan tahlili yaptırmak oluyor, gittim kan tahlilimi yaptırdım. Laboratuvarda görevli Ayla hanım da çok tatlı bir hanımdır. Beni hiç bekletmez, hemen alır kanımı :) Kanımı verdim, bu arada da gözüm kapıda, ya Eda gelir de beni bulamazsa diye. Tahlili alır almaz, Dr. Didem hanımın yanına uçtum, Didem hanım da pek güzel, pek tatlı bir doktorumuzdur. O da hemen ilaçlarımı yazdı, tedavi protokolünü hazırladı. Geçtim kemoterapi odasına. Efendim, özel kemoterapi koltuğu beni bekliyor. Meğerse Esra hemşire, benden önce oraya oturan bir hastayı, "Sen kalk bakalım ordan, öteki koltuğa geç, orası bugün Devin için ayrıldı" diye kaldırmasın mı. Bir güldüm bir güldüm sormayın. Hasta da bana "beni kaldırdı hemşire ordan" demesin mi, "Eh dedim o kadar da olsun artık" :)

Neyse Esra hemşire taktı serumu ve o arada kapıdan dünyalar güzeli bir yüz baktı. Hemen tanıdım tabii Edacığımı. Canım benim, o kadar sevindim, o kadar mutlu oldum size anlatamam. Bütün gün yanımda oturdu, kızım dedim, bu iş uzun sürer, bak işin varsa git, yok dedi, ben senin için geldim. Oturduk, güldük, konuştuk, söyleştik, eğlendik. Nasıl cıvıl cıvıl, nasıl neşeli, nasıl güzel bir kızsın sen Eda ya :) Yanımızda benim bir tanecik sevgili yeğenim de vardı, o beni hiçbir kemoterapimde yalnız bırakmadı bugüne kadar. Onunla da ayrıdır kemo maceralarımız bir başka yazıda anlatırım artık. İnanın bana zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Bu arada da odamıza gelen gidenin haddi hesabı yok. Hemşirelerin biri gidiyor biri geliyor, doktorların biri gidiyor biri geliyor. Nasıl sevindirdik onları, nasıl mutlu ettik :)

Tabii en şaşırtıcı olanı da şu oldu. Akşama doğru, önde kürsü başkanı Profesör Gülyüz hanım, arkada da hastanenin muhasebe işlerine bakan Esra hanım girdi odaya. Şimdi bu Esra hanım da genç bir arkadaşımız, aslında o da güzel, güler yüzlü bir insan ama biraz çabuk öfkelenen bir hali vardır her zaman. Herşeyde bir kusur bulur, herşeyde bir eksik bulur, yani hastalara pek iyi davrandığını iddia etmek pek mümkün değildir. Gülyüz hanım demesin mi, "Esra git, Devin'e ellerini sür, belki de sana biraz pozitiflik geçer." Arkadaşlar bir şaşırdım, güleyim mi ağlayayım mı ne yapacağımı bilemedim. Esra geldi, ellerini üstüme sürdü, artık ne yapayım, tuttum ellerini, okşadım, sevdim. Başıma hiç böyle bir iş gelmemişti bugüne kadar yani. Yaşadığım şoku anlatmama imkan yok :) Biraz yardımım olduysa ne mutlu bana. Onun da bir takım şahsi problemleri olduğunu biliyorum aslında ama işte, az biraz pozitif olmak lazım bu hayatta.

Derken efendim onlar gitti, vee Tempo muhabirleri girdi odaya. Bu işten haberleri olmuş, beni aramışlardı haber yapalım diye, ben de 18 Eylül günü hastanede olacağımı söylemiştim. Önümüzdeki Çarşamba çıkacak haberimiz büyük ihtimalle Tempo dergisinde. Böylece herkesin haberi olacak bu işten. Çok hoşuma gitti bu iş benim tabii :) Ne de olsa eski bir gazeteciyim ben de. Hem de halkımız böylece her şeyi devletten beklememek gerektiğini bir şekilde görür. Aslında beklememek demek doğru değil, devletin, politik hesaplarla yapmaktan imtina ettiği işleri, kendi öz gücüyle, kendi dayanışmasıyla yapabileceğini göstermiş olacağız belki de.

İşte böyle arkadaşlar. Bana çok güzel, çok mutlu, inanılmaz duygulu bir gün yaşattınız. Muhtemelen milyonlarca iyi hücre girmiştir vücudumda dolaşıma.

Edacım sana da çok çok çok milyonlarca kez teşekkür ediyorum. Bu iş sen olmazsan olmazdı zaten. Ve tabii ki isimsiz meleğimize (ismi bende saklı), Faysal Beye, Hayri beye, bu işe baş koyan bütün bloggerlere çok çok teşekkür ediyorum. Bu günlerde biraz yorgun oluyorum, hepinize tek tek yorum bırakıp teşekkür edemeyebilirim beni affedin olur mu? Zaten Edacım da benim yerime hepinizi ziyaret ediyor :)

Hepinizi çok seviyorum.

12 Comments:

At 1:20 ÖS, Blogger Sanem said...

Tüm yazdıklarını okudum. Seni tanımıyorum bile ama, seni gülerken görünce çok mutlu odum :))

 
At 2:23 ÖS, Anonymous Adsız said...

Devin Abla'cım:) Çok sevindim senin adına. Ve gururlandım ailemizde senin gibi biri olduğu için...Bana da (taa uzaklardan)biraz geçmiş midir ki senin bu iyimserliğin ve gücün?

 
At 3:56 ÖS, Blogger ayci said...

Ben ilk Eda´da gördüm fotografini, sonra birde baktim biri cok sicak gülüyor - belki fotografa, belki fotografciya - ama sonucta gözler benimle bulusuyor.

Hepimizi cok seviyorsun ya, herkes adina konusmak dogru olur mu bilmem ama...hepimizde seni seviyoruz - yani ben en azindan ;)

 
At 5:53 ÖS, Anonymous Adsız said...

Devin pozitifliğin resimlerden bile belli oluyor. Herkesin sana elini sürmesi lazım. Bayıldım bu olaya ben :):)
İyice dinlen, şımart kendini
Öpüyorum

 
At 7:36 ÖS, Blogger Moonish (moonsun) said...

Inan seni cok benimsedik Devin, Eda olmasaydi taniyamazdim heralde seni :) Devin ve Eda iyiki karsima ciktiniz su sanal alemde, ogrenecek ve alinacak ne cok ders varmis meger :))
Miami'den kucak dolusu sevgiler :)

 
At 8:05 ÖS, Blogger devin said...

Dostlarım,

Kemoterapi ertesi biraz yorgun oluyorum. O yüzden hepinize tek tek cevap yazabilecek pek gücüm yok. Hepinizi sevdiğimi biliyorsunuz. Güzel yorumlarınız için binlerce teşekkürler.

 
At 3:32 ÖÖ, Anonymous Adsız said...

BENİM KOCA PATİM GÜZEL İNSAN. SEVİNÇTEN AĞLAMAK BU OLSA GEREK. HAYATIMIZ İDEALLERİMİZ DEVRİMLERİMİZ DÜŞÜNCELERİMİZ İÇİN YAŞIYORUZ ŞU DÜNYA'DA. BENZER ÇERÇEVELERDEN HAYATA BAKAN AİLELERDİN ÇOCUKLARIYIZ.EN ÇOKDA BU HOŞUMA GİDİYOR. VE ELBETTEKİ SENİN ASLAN PARÇASI YÜRECİĞİN.

O GÜN ÖMİ İLE BULUŞUNCA "EE ANLAT NASIL GEÇTİ SEVDİNİZ Mİ BİRBİRİNİZİ EDİ?" DEDİ.HALA ÇOCUĞUM YA BEN :)

VERDİĞİM CEVAP SANA YEMİN EDERİM Kİ ŞUYDU:

HANİ KELİMELERİN KİFAYETSİZ KALDIĞI ANLAR VARDIR YA BEN BUGÜN BUNUN NE ANLAMA GELDİĞİNİ ANLADIM ÖMİ'CİM DEDİM.

18 EYLÜL GÜNÜ:

BEN HAYATA POZİTİF BAKMAMA RAĞMEN SENİN SAYENDE AYAKLARIM YERDEN ZIPLAYA ZIPLAYA YÜRÜMEYİ ÖĞRENDİM.

OTO BOKA KİMSEYİ KIRMAMAYI,KENDİNİ YIPRATMAMAYI ÖĞRENDİM.

SEN O GÜN BANA RESMEN ANNE ŞEVKATİ İLE SARILDIN, VE İNAN GÖZLERİM DOLDU BİR ARA. SEVGİDEN AĞLARIM AMA YANLIŞ ANLAR ÜZÜLÜRSÜN DİYE BELLİ EDEMEDİM.

SENİNLE DAHA ÇOOK 18 EYLÜLLERİMİZ OLACAK KOCA PATİLİ YUFKA YÜREKLİ KOCA KOCA PEMBEM BENİM.

EDİ SENİ ÇOOK AMA ÇOK SEVDİ DANIM TOSTUM BENİM.

ANNEM,BABAM,KAYINVALİDEM,PEDERCİM,KARDEŞİM ,TANIDIK TÜM DOSTLARIM SENİ TANIYOR ARTIK VALLA BAŞINA İŞ AÇTIM. GOOGLEDA ARAMA YAPINCA SENİ SAYFA SAYFA GÖRMENİN VERDİĞİ MUTLULUĞU BEN SANA NASIL İFADE EDEYİM Kİ BİLEMEDİM.

TEK BİR GERÇEK VAR; O DA ADINA HASTALIK DEDİĞİMİZ BU GEÇİCİ MİSAFİRİN BAHANESİ İLE TANIŞTIK. AMA BUNUN İÇİN DEMİYORUM; HATUN BEN SENİ ÇOK SEVDİM YA...

HAYATA KARŞI DURUŞUN,HANİ HEP DERLER YA ADAM GİBİ ADAM YEMİŞİM O ADAMLARI BEN!!! KAPI GİBİ KADINSIN BALIM SEN... TAM GAZ İLERİ.. HER KONUDA YAKANDAYIM ARTIK ÇEKECEĞİN VAR BENDEN BEBEK.

SENİ ÇOOK SEVİYORUM PİSİ PİSİM BENİM. 12. RANDEVUMUZDA GÖRÜŞMEK ÜZERE.

NOT:BU SEFER SALAK SEPET GELMİYCEM,YAPRAK DOLMA SARICAM KIZZ :) REZİL OLMAYALIM HASTANE PERSONELİMİZE DEMİ :)

XOXO
MUCKK

SEN O

 
At 12:05 ÖS, Blogger berfin said...

ama ben kıskanıyorum:)))devin ve eda hanımlar:))ben ya ben:)bak dellendirmeyin mersinden kalkar gelirim istanbul a..kötü yola düşersem günahım boynunuza:))devin senden küçüğüm adınla hitap ediyorum ama çok kanım kaynadı yahu, böyle dizinin dibinde oturup seni dinleyesim var..şu resme bakınca şu asık suratımdan ve iyileştirmediğim hasta ruhumdan utanıyorum..sevgi ve saygıyla

 
At 1:26 ÖS, Blogger es said...

süper walla bende çok mutlu oldun.. edi ye görev.. edicim bnm için öpüver devini..

 
At 5:12 ÖS, Blogger Nasıl geçti habersiz... said...

Devin Hanım,sevinciniz hepimizin sevinci oldu.:)
(bende 44 yaşındayım.63yüm bu arada)
Ben koltuk isteğinizi ilk asortik krepte okuyup -yazmadan önce,acaba İstikbali bir arasak diye düşünürken- Eda hanım diğer bloguma haber bırakmış. Hemen akabinde o güzel müjdeli haber geldi.
Ben şimdi bu son sevincinizi sayfamda yayınlayayım dedim.
(ama daha sonra diğerlerini yayınlayamadığım için)
sanki kendi reklamımı yapmaya çalışıyor durumuna mı düşerim diye endişelendim.( Hani google'da bol bol çıkıyorsunuz ya)
Bu yüzden yayınlamadım ama iyi dileklerimi size buradan ileteyim istedim.
O meleklere hepimiz gerçekten çok duacıyız oysa ki.Allah'ım razı olsun.
Evet bu moral size çook çok iyi gelsin ki bu hastalıkta moral çok önemli imiş ya. İnşallah tamamen sıhhatinize kavuşun.
Sadece Meleklere değil,size de dua eden çok.:))))
Not: Blog adınız neden kedi bilmiyorum ama, benim paticikler.blogspot.com
diye bir blogum daha var.sanırım kedi seviyorsunuz.:)))))

 
At 3:37 ÖS, Blogger Asortik Krep said...

Devin ve Eda, çok tatlısınız :))
Keşke yanınızda olabilseydim.

 
At 10:05 ÖS, Anonymous Adsız said...

Merhaba ablacığım.İlk EDA nın sayfasında gördüm seni sonra başka sayfalarda.Ne güzel dostluklar kurmuşsunuz.Hastalığın hakkında diyebileceğim tek şey Allah şifa versin sağlık sıhhat afiyet ile birlikte.Acısı olan bilir ateş düştüğü yeri yakar da ben bilemem neler çektiğini.İnşallah tez kurtulursun evlatların ve seni sevenlerinin duğaları ile.

 

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats