21 Aralık 2006

Bu günü kendi kendime bira bayramı ilan ettim. Üç tane bira aldım ama daha bir tanesini içebildim. Boncuk dizmekten bira içemiyorum, hiç hayra alamet değil yani bu durumlar. Sabahları pekmez, bal, elma, bira içememeler filan, yakında sigarayı da bırakırım tam olur. Son günlerde, şu geçmiş bir yılı düşünüp duruyorum. Bana moralim bozulmasın diye karaciğerimde zebellah gibi dört tane tümör olduğunu söylememişlerdi, kalça, bel, omurga ve kaburga kemiklerimdekiler yeter diye düşünmüşlerdi muhtemelen ama, benim aklıma hiç öleceğim ya da şöyle diyeyim ölebileceğim gelmemişti. Tamam, ilk kanser gibi nezle muamelesi yapmadım -yapamadım- ama iyileşeceğimden çok emindim. Bazen komik geliyor, etrafında bir kaç ay sonra öleceğinden emin birtakım insanlar, sana böyle moral vermeye çalışıyor ama sen o arada "Ne zaman iyileşeceğim, hayallah bira da içemiyorum" filan diye düşünüyorsun. Ben duygusuz ve öküz bir insan mıyım yoksa a dostlar, söyleyin bana. Bir keresinde canım doktorum Ömer Uzel'e ki kendisi Dr. Hause kadar kibirli ve kendini beğenmiş değildir asla, ama kinizm ve nihilizm bakımından ona pabucunu ters giydirir- "Yav, direnmek, mirenmek diyorlar, nasıl direniliyor bu kansere, söyle de direniyim bari" demiştim de, "Öyle türleri vardır ki bu kanserin, direnmek filan hikaye, ne kadar direnirsen diren alır götürür, boşver sen takma kafana, eskiden nasıl yaşıyorsan öyle yaşa" demişti bana. Adam haklı bana kalırsa. Yalnız tabii, kanserden sonra daha kaliteli ve istediğim gibi bir hayat yaşadığım da kesin. Dostlarım, İsmail, Rezzan, dayım, yeğenlerim, ablam, abim, annem ve tabii babam sağolsun. Yakında Türk Halk Müziği çalışmalarına da başlayacağım, böylece artık bir de müzik bakımından zanatçı bir kişilik olacağım.
Fethiye çok fena bir yer oldu yahu. Bugün bir baktım, her zaman geçtiğim ama son iki-üç gündür geçmediğim bir yerde, devasa bir inşaat başlamış. Ben geldiğimden beri acayip büyüdü bu şehir. Altı yıl önce, hava karardı mı sokakta insan, araba olmazdı, saat akşamın yedisi oldu mu minibüs boş olurdu, şimdi trafik sıkışıyor. Sonuç itibariyle buradan da kaçmak zorunda kalacağım muhtemelen. Her büyüme emaresini gördüğümde "Büyümesin, noolur büyümesin" diye dua ediyorum ama büyüyor maalesef. Neyse, hala daha üç kattan fazlasını yapamıyorlar. ona seviniyorum ve hala daha Babadağ ve Mendos var koskocaman. Geçen yaz Marmaris'i gördüğümde içim fena olmuştu. İstanbul'un en kötü varoşlarına benziyor Marmaris yahu. Kötü kötü, iğrenç apartmanlar dolmuş her taraf. Burası da oraya benzemez inşallah. Tamam, bu büyüme Fethiyeliler için iyi olabilir ama büyük şehirden kaçıp gelmiş bizler için çok fena... çok.
Bugün sayın Deniz beye sağcılık nedir, solculuk nedir açıkladım, kendi sordu valla. Gurur duydum kendimle ki, oğlana artı değer teorisini gayetlene anlaşılır bir dille anlattım. Kitap okuman lazım dedim, e ne okuyacağım söyle dedi. Buyur burdan yak, eskiden olsa verirdim eline Felsefenin Temel İlkelerini arkasından Devlet filan olur biterdi. Şimdi ne oku diyeceğim ben bu çocuğa?

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats