Bugün tam okuluma gidecektim, Deniz efendi öğle yemeğine geldi ve iki öğretmeninin akşam çayına geleceğini haber verdi. Sıpanın dünden haberi varmış ama söylemeyi unutmuş. Acele tarafından bir kek ve poğaça yaptım. Kadınlar geldiklerinde poğaçalar daha fırındaydı yani, bu tarifi ilk defa denememe rağmen bayağı güzel bir şey oldu. Onlar gittikten sonra da oturdum, ahşaptan bir ayna çerçevesini, taşlar ve deniz kabuklarıyla süsledim, üzerini cilalayınca güzel bir şey olacak muhtemelen. Akşam da Avrupa Yakası'nı seyrettik annemle birlikte, o yattıktan sonra ben yine çerçeveme döndüm ama ablam aradı ve midesinin ağrıdığını söyleyip, ilaç istedi. Biraz oturup sohbet ettik, işte hayat, ilişkiler, yalnızlık vs.
Ben artık bundan sonraki hayatımı ailem ve arkadaşlarım dışında yalnız geçireceğimi biliyorum. Allah gecinden versin annem gittikten ve Deniz efendi üniversiteye başladığında yalnız kalacağım. Deniz'in üniversiteye başlaması da bir aksilik olmazsa beş sene sonra zaten. Bu hayat bilgisinden öyle çok hoşlanmasam da kabullendim artık. Ezelden beridir münzevi yaşamaya eğilimim vardır. Zaman zaman gezmekten, tozmaktan çok hoşlanır gibi görünsem de aslında aylarca evden çıkmadan, tek başıma yaşayabilirim. Bir keresinde üç ay kadar bakkal dışında evden çıkmamıştım. Depresyonda filan da değildim, evde kendi başıma gayet mutluydum. Öylesine kapanmışım ki (o zamanlar evde telefon filan da yoktu) bir arkadaşım mektup yollamıştı bana nerelerdesin diye. Okuyacak kitabım, elimde yapacak işim, yiyeceğim ve çayım olsun başka bir şey istemem. Çayla yeniden barıştığıma çok seviniyorum ve şu son üç yılın acısını çıkarıyorum, durmadan çay içerek, özlemişim yahu.
Şu belimin sakat olması bahçe açısından çok kötü oldu. Bahçede ekilecek bir sürü yer var ve ben hiçbir şey ekemiyorum. Bir de galiba Çalış'taki evde bahçeyle çok uğraştım, güzel olsun diye çok çabaladım, sonuçta çabalarım akim kaldı, hiçbir takdir de görmedi oradan kalma bir bıkkınlık var üzerimde. Bugün Seyhan'la Halkın Gıda Pazarı'na gittik Günlükbaşı'nda, orası iyi oldu, eve servisleri de var. Böylece aman nasıl taşıyacağım derdinden kurtulmuş oldum. Dönüşte ebegümeci topladık, bakalım yarın salatasını yapıp yemeyi düşünüyorum. Hiç ebegümeci yememiştim hayatımda. bakalım nasıl bir şey. Canım arkadaşım Selma her gün arayıp elma yiyip yemediğimi soruyor, ben de sırf onun hatırına günde bir tane elma yiyorum, bugün bir de muz yedim. Son zamanlarda iştahım iyice gitti, bari meyve yiyerek kurtarayım durumu diye düşünüyorum. Canım hiç yemek yemek istemiyor.
Celtic astrolojisine göre ben Sedir ağacıymışım (gelen bir mailin yalancısıyım), açıklaması da şöyle oluyor: SEDİR : Zarif, her ortama ayak uydurabilen, sağlığına dikkat eden, kendine güvenen, başkalarına da biraz yukarıdan bakan biridir. Kararlı, sabırsız, başkalarını etkilemeyi sever. İyimserdir ve beceriklidir. Tek ve gerçek aşkını bekler. Çabuk karar verir.
Şu tek gerçek aşkını bekleme dışında hemen hepsi bana uyuyor aslında. Benim tek ve gerçek aşkım öleli 10 sene oldu, artık kimseyi beklediğim de yok. Bekleyen yerlerim ağrıyor yani.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home