18 Aralık 2006

Ekim 2005, Cerrahpaşa Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Servisi. Yardımsız doğrulamayacak, adım atamayacak kadar hasta olduğum günler. Şimdi düşünüyorum da ne kadar kötü zamanlarmış. Öyle çok ağrım varmış ki, kaburgamın kırıldığını bile anlamamışım. Geçenlerde yine kırıldı aynı yerden, meğerse bayağı bir ağrı yapıyormuş meret. Şu yataktan kalkıp, tekerlekli sandalyeye oturmak bile büyük bir meseleydi benim için. Çok şükür ki geçti. Ablamla sarılmışız işte birbirimize, öleceğim diye ödü kopuyor ama belli etmiyor sözde, sanki ben anlamıyorum!
Doktor, şu kemik ilacını almamı tavsiye etti ama, onun da hapı yokmuş, ayda bir kemik ilacı, üç haftada bir herceptin, kolumda zaten damar kalmadı, yeni yeni biraz rahat buluyor damarı hemşireler. Düşünüyorum bakalım. Nerden nereye işte, geçen sene bu zamanlar yerimden zor kalkıyordum, bugün mantı yaptım. Evet, üşenmedim, hamur açtım ve mantı yaptım, akşam oturup hep beraber yedik, bir tabak da komşuya verdim, oklavasını almıştım çünkü. Ne yalan söyleyeyim bayağı da güzel olmuş hani. Bir de ekmek yaptım, geçen gün Hürriyet'in ekinde görmüştüm, yoğurmadan evde ekmek yapımı diye. O da çok lezzetli bir ekmek oldu ama büyük tencerede pişirerek hata yaptım, pek kabarmadı ama lezzeti çok güzel oldu. Deniz bey bile yedi. Makinede yapılan ekmekten çok daha güzel olduğu kesin. Yarın yine yapacağım bu defa küçük tencereye koyacağım ki güzel kabarsın. Yapımı biraz uzun sürüyor -iki gün kadar- ama sonuçta gayet lezzetli ve sağlıklı bir ekmek elde ediyorsun. Yani her gün mayalandığı takdirde, her gün evde yapılmış bir ekmek sahibi olabilir insan. Sevgili arkadaşım Selma sayesinde, sabahları bir kaşık pekmez içmeye de başladım. Gerçi kan tablom gayet iyi, kanım düşük filan değil, normal değerinde ama sağlıklı hücreleri çoğaltmak lazım vücutta. İşte böyle, meyve, sebze, pekmez filan, sağlıklı yaşam gurusu olup çıkacağım üç vakte kadar. Bir tane daha blog yapayım bari, onun adını da "Sebze kemiren kedinin hatıraları" koyarım. Bak şimdi aklıma geldi, hiç havuç yemiyorum. Tüh katı meyve sıkacağını da Akyaka'da bıraktım, halbuki tam böyle meyve, sebze filan aklıma takmışken, sabahları havuç mavuç sıkıp içerdim de.
İşte böyle sevgili günlük. Çok yönlü ve sanatçı aynı zamanda da sağlıklı bir insan olarak hayatıma devam ediyorum.

2 Comments:

At 4:50 ÖÖ, Blogger Asortik Krep said...

Çok güzel çıkmışsınız :)

 
At 11:35 ÖS, Blogger devin said...

Teşekkür ederiz :)

 

Yorum Gönder

<< Home


View My Stats