Eve döndüm. Doktorum Ömerim, kemonun 2 tane daha uzayacağını söyledi. Böylece kaldı bir derken kaldı üç diyeceğiz artık. Toplam sekiz tane yapacaklar, sekiz tanenin sonunda bir tomografi çekilecek ve duruma göre uzatmaya ya da kesmeye karar verecekler. Sekizde bırakacak mısınız yoksa allah ne verdiyse mi dedim Ömere, sen tolore etmeye devam ettikçe allah ne verdiyse olabilir dedi valla.
Yoruldum yav. Uçak çok kalabalıktı. Bütün yol boyunca kitap dergi okudum. Pazartesi, kadim arkadaşım Muzo'yla Mahmutpaşa'da gezdik ve onu bilemem ama ben çok eğlendim, bütün nişanlıklara, gelinliklere baktım ve şunu mu giysem, bunu mu giysem diye bayağı bayağı eğlendim. Elbiseler de evlere şenlikti hani yani. Neyse, Kürkçü Han'a bir girdim ki, valla bu memlekette üç yıl bir yere uğrama, sonra hiçbir şeyi yerinde bulamıyorsun. Kürkçü Han olmuş sana gelinlikçi ve doncu, yüncüler ikinci kata çıkmış, nakış ipliği satan da tek bir yer kalmış. Neyse tanesi 50 kuruştan bir sürü iplik aldım renk renk. Benim hızımda nakış işleyen biri için tanesi 2 liraya nakış ipliği biraz fahiş oluyor yani. Bir de şarjlı pil aldım, dört tanesi yedi liradan, burada iki tanesi on lira maşallah, fotoğraf makinesini hayata geçirmek lazım artık çünkü. Bugün bir de eve kaymaklı ekmek kadayıfı ve simit taşıdım. Özlemişler bizimkiler, Deniz bey oturdu üç tane simidi yedi, zaten İstanbul'dan bir tek yemek çeşitlerini özlüyorum ben.
Dün bütün gün hastanede geçti. Beş tane serum yiyince haliyle akşamın beşine kadar kalıyorum hastanede. Bugün de canım arkadaşım Selma'yla öğlen yemeği yedik. Sonra da eve dönüş yoluna döküldüm işte. Neyse, bu da bitti bakalım. Üç hafta sonraya allah kerim artık. Giderken artık hiç tekerlekli sandalye filan istemiyorum, ama dönüşte istiyorum. Yorgun ve ilaçlı olunca o yolları yürümek gözümde büyüyor. Bir de tek çantayla gidip, elime bir çanta daha almayı başarıyorum yani, o bakımdan. Yarın bütün gün uyur dinlenirim artık.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home