Karnım aç, karnım aç... Saat 18:00, bir sürü şey pişiresim var ama üşenmekten de ölüyorum aynı zamanda. Portakal Ağacı'na bakıp, şunu mu yapsam bunu mu yapsam diye yalanıp duruyorum bir yandan. Dur bakalım şimdi mutfağa gideyim ve bir şeyler yapmaya çalışayım. Ya bu kan iğneleri ya da içtiğim vitamin (Macaristan'dan geldi, oldukça faydalı bir eser) sayesinde midir nedir hiç bu kadar açlık çekmemiştim yahu. Ağzımın içi leş gibi, hem açım hem de bir halt yiyesim yok. İmdat diyorum başka da bir şey demiyorum hani yani...
(Saat: 00:15) Sucuklu ve kaşarlı poğaça pişirdim, bir sürü yedim, üzerine yarım paket çitos ve bir pakete yakın çikolata yedim hala açım yahu! Neyse, artık iyi mi kötü mi bilemiyorum!
Dünkü acayip fırtınadan sonra bugün Digitürk bozulduğu için oldukça sessiz ve sakin bir pazar günü geçirdik. Meğer dün Çiftlik tarafında yangın çıkmış, maşallah Fethiye'de yaşayıp, yangın haberini internetten öğrenmek de takdire şayan bir durum oldu tabii. Dün bütün gece elektrikler bir geldi bir gitti, televizyon da yoktu, biraz okuyup uyuyayım diye verdim bünyeye bir zanaks, öğlen ikiye kadar uyumuşum haliyle.
Orhan Pamuk'un İstanbul kitabını bitirdim. Çok hoşuma gitti, çok güzel yazmış. Kara Kitap'tan sonraki -Kar hariç- hiçbir romanını sevmemiştim Pamuk'un ama bu oldukça güzel. Kıskançlıktan çatladım tabii, öyle güzel yazabilmek isterdim. Benim çocukluğum da onun anlattığı yerlerde geçti, birebir aynı yerde, aynı sokaklarda hemde, hatta ilkokulu da aynı okulda okumuşuz, ama ben etrafımı asla onun gördüğü gözlerle görmemişim, bunu farkettim okurken.
Pati bey gitti. Geçen gün gözümün önünde 4 yaşlarında bir kız çocuğuna fena halde saldırınca barınağa göndermekten başka bir çaremiz kalmadı. Elinden zor aldık kızı. Niye böyle saldırgan olduğu hakkında da en küçük bir fikrim olamadı yani. Bayağı bir üzüldüm ama başımıza çok daha büyük dertler açacaktı. Neyse, veterinerle konuştuk ve bu saldırganlığı sayesinde bekçi köpeği olarak iş bulabileceğini ve ona iyi bakacaklarını söylediler. Bu konuda düşünmek de yazmak da istemiyorum aslına bakarsanız. Bir süre hayvan lafı filan duymak da istemiyorum. İstemiyorum da salak kumrunun teki geldi penceremin içine yuva yapıp iki tane de yumurta peydahladı. Hadi bakalım uğraş dur.
Sabahın köründe gelen edit. Bütün gece uyumadım, tam uyuyordum feci bir diş ağrısı başladı, gece gece ağrı kesici içmek zorunda kaldım, sonra da uyuyabilirsen uyu bakalım. Ne yapacağım bu dişi hiç bir fikrim yok, doktorum Ömerim, kanın yükselince gidip çektirebilirsin demişti ama, daha önce konuştuğum diş hekimi de hiçbir dişçinin beni ellemeyeceğini söylemişti. Bakalım nasıl idare edeceğiz, hep bundan korkuyordum, her bir ağrıya dayanabiliyorum da diş ağrısı çok fena bir şey yahu, ağrı kesici de nereye kadar!
Şimdi uyursam da akşama kadar uyuyacağım. Sonra yine başlayacak kısır döngü of of...
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home