29 Temmuz 2007

Sefa pezevenkliğinde son nokta! Bugün bütün günü deniz üstünde geçirdik. Tekne tuttuk, gezdik, yemek yedik, bira içtik. Gayet güzel oldu. Havalar acayip sıcak. Öğlen saatlerinde Fethiye 50 dereceyi buluyor, hatta geçiyor bile. Bunca yıldır buradayım, ben bile of dediysem ki sıcaktan bunaldığım pek vaki değildir, böyle sıcak görmediğimi söyleyebilirim. Ne diyelim global ısınma işte.
Tomografim çekildi. Leton Hastanesi doktoru Nail beyin söylediğine göre bir önceki tomografiyle bariz fark varmış. Lanet tümörler küçülmüş. İşte mehter takımı gibi iki ileri bir geri gidip geliyoruz bakalım. Ömer daha görmedi ama büyük ihtimalle iki tane daha kemoterapi göreceğim. Neyse iyi olsun da beş tane göreyim mühim değil.
Sıcaklardan uyuşmuş halde yaşıyoruz. Bütün gün yatıp televizyon seyrediyorum, akşam üstleri de Şat'a denize gidiyoruz. Orası da güzel ama bugün gittiğimiz iki koydaki denizin rengiyle kıyas kabul etmez tabii. Resmen türkuvaz bir denize giriyorsun. Valla ne diyeyim, Ablam sağolsun!
Tekneciler de hoş tiplerdi. Karı koca çalışıyorlar, küçücük teknede ömür geçiriyorlar işte.

23 Temmuz 2007


YOLUN AÇIK OLSUN

YÜZÜMÜZÜ KARA ÇIKARMA


21 Temmuz 2007

Hemen hemen bütün gün uyudum. Sonra da akşam üzeri Şat'a gittik. Üç saat boyunca şezlong üzerinde tembellik ettim, bir kere de denize girdim. Artık açlık hissine hiç dayanamadığım için ne kadar kötü gelse de bir şeyler yemeye çalışıyorum. Resmen midem kazınıyor yahu! Neyse, Şat'ta etli bir sandviçi yuttum da biraz karnım doydu. Et ve tatlı yiyebiliyorum zaten bir tek. Hava pek sıcaktı ama Çalış rüzgarlı oluyor her zaman. Deniz de sıcaktı, insan serinlemiyor ama biraz olsun ıslanmak da iyi geliyor hani yani.
Oturmuş tomografi zamanını bekliyorum işte. Başka bir şey yaptığım yok. Ne kitap okuyasım var, ne başka bir şey yapasım. Öyle öküz gibi yatıyorum sadece. Biraz da yorgunum muhtemelen artık.

19 Temmuz 2007

Bir kemoterapi macerası daha bitti. Sekizinciyi de ifa ettim döndüm geldim evime. Doktorlarıma bakılacak olursa iyi durumdayım, 15 gün sonra tomografi çekilecek ve bakalım yine takke düşecek kel görünecek. Ben de kendimi iyi hissediyorum, neyse bakalım işte.

İstanbul'da epeydir görmediğim bir lise arkadaşımla buluştum. Beraber yemek yedik, kahvaltı ettik, iyi geldi. Sohbet, muhabbet işte. Onun dışında pek bir şey yapmadım, bir de koluma lenf drenajı masajı yaptırdım, o da iyi geldi, biraz şişi indi. Bugünlerde hastanede her meme kanserli kadının kolu davul gibi şiş, benimki de dahil olmak üzere. Havadan mı, sıcaktan mı, yoksa kemoterapiler uzadıkça kol da mı şişiyor bilemiyorum. Neyse Almanya'dan bir ilaç geldi onu kullanacağım, bir miktar kullanmıştım iyi gelmişti.

Haliyle biraz yorgunum artık, bitsin istiyorum. Eğer herşey iyi giderse kemoterapi kesilecek ve sadece herceptine ile devam edilecek ki benim için en iyisi o olacak. Böylece İstanbul seyahatleri de bitecek inşallah. Herceptin'i burada da alabiliyorum rahatlıkla çünkü. Esnaf Hastanesi'nde de port kullanmayı bilen bir doktor bulduk, böylece kolum da biraz rahatlamış olacak. Hoş, her hafta kan tahlili için delinmekten kurtulamadık daha ama, kemoterapi biterse kan tahlilleri de bitmiş olacak, herceptin kanı düşürmüyor çünkü.İşte böyle, bitmeyen kemoterapi senfonisi şekline gidiyor hayatım.


09 Temmuz 2007

08 Temmuz 2007

Bütün günü Çalış'taki Surf Cafe'de geçiren kedi ve ablası. İki kere denize girmenin dışında bütün gün yatıp, çay içip kitap okudum. Akşam üstü de bir bira içtim artık, o kadarı olur.
Bugünlerde nedense! bir yorgunluk ve sinir içindeyim. Canım diyene canın çıksın diyorum o derece yani. Sanırsam hayatın anlamı nedir filan şeklinde varoluşçu birtakım tenakuzlar içinde olabilirim. Aklım çok bulandı, böyle bir salak oldum, ona da sinirleniyor olabilirim bak. Fikri takip sıfırın altında seyrediyor, hiçbir şeyi doğru dürüst düşünemiyorum, herşeyi unutuyorum filan falan. Hadi diyelim, bu dünyada o kadar derin düşünmeye değecek pek bir şey de yok hani yani ama kendimi akıllı bilirdim, bu yaşımdan sonra salak olmak eh bir yerde kanına dokunuyor insanın tabii.
Laptopum sonunda geldi, 220 dolar artı kadeve sıkışmış bir taraflarına çıkartıp tarafıma fatura ettiler, ben nereden çıkartacağım hiçbir fikrim yok. Ama buradan Bakırcılar Bilgisayar'a ve de sevgili Hakan'a teşekkürü bir borç biliyorum. Benim tamamiyle haksız olduğumdan bihaber bir şekilde, düşürmedim valla da billa da düşürmedim şeklindeki yeminlerime inanıp (Deniz bey yumruklamış bilgisayarı) ortalığı birbirine kattıkları için. Ellerinden geleni yaptılar ama bütünüyle haksızmışım yani. Rezil olduğumla kaldım. Neyse, ne demişler g... giren şemsiye açılmaz. Bana giren şemsiyenin de haddi hesabı yok zaten son zamanlarda.

01 Temmuz 2007

Havalar pek sıcak, laptopum bozuk ve akibeti hakkında kuşkuluyum. Datron marka bir laptop almayın derim ben. Ben de biraz yorgunum, pek oturamıyorum bilgisayarın başına. O yüzden kısa bir tatil vereceğim bloga herhalde. Bakalım, yarın arayıp laptopun durumunu soracağım, en son düşürmüşsünüz efendim o yüzden 330 dolar artı kdv rica ediyoruz demişlerdi, ben de düşürmedim efendim, vermem o kadar para demiştim. En fazla bir hafta filan doğru düzgün kullanabildiğim bir alete üste o kadar para da vermek istemiyorum hani yani. Neyse, bu konuyu değil yazmak düşünmek bile sinirimi bozuyor.
Bugün yağmur yağdı en sonunda biraz serinledi ortalık ama yine de sıcak. Klima aşağıda salonda olduğu için odamda da oturamıyorum pek.
İşte hayatın taşlı dikenli yollarında yürüyoruz nitekim.


View My Stats