
SSK işi halloldu. Neden kesildiğini anlayamadık, tanıdık biri vardı onu aradık, hemen açıldı. Çünkü ortada kanunsuz bir durum yok. Herhalde numaralar filan karıştı bilemiyorum artık. Bayağı bir sıkıntı yarattı ama halloldu şükür.
Gittim geldim. 21 gün çevrimine girdim yine. Bakalım ne olacak, 15. den sonra hakkımda bir karar verecekler ama artık bayağı yorulduğumu hissediyorum. Kuzenim burada, o da Fethiye'ye yerleşmeye karar verdi ve arkamdaki evi tuttu. Onun gelmesi iyi olacak hem onun hem de benim için. Kendisi kuzenimdir ama 45 yıldır da arkadaşımdır :)
Yarın eğer bu fırtınada uçaklar kalkarsa İstanbul yolcusuyum. Bugünkü fırtınada bahçedeki iki çam ağacı da devrildi. Bir tanesi ikinci katın balkonuna dayandı, bir tanesi de kapının önüne düştü. Allahtan fazla bir zarar olmadı. Komşumuzun her zaman arabasını koyduğu yere indi koca ağaç ama onların da bugün gezmeye gidecekleri tutmuştu yani. İyi oldu, yoksa giderdi araba. Fotoğraflarını çekecektim ama makinenin pili bitmiş, çok yağmur vardı pil almaya da gidemedik. Yazık ya üzüldüm çok ağaçlara, onların sayesinde yazın bahçe acayip serin oluyordu. Şimdi bütün güneş içerde olacak. Bir de odamın penceresinden onları görmeye çok alışmışım, bakıyorum şimdi bayağı boş görünüyor gözüme. Bugün bayağı bir heyecan yaşadık yani. Şu anda da acayip gök gürlüyor ve şimşek çakıyor. İnşallah sabaha biter.
Atv ekranlarında Kelebek Çıkmazı diye bir dizi başlamış bulunuyor. Bu sezon kendime Bıçak Sırtı ve Sevgili Dünürüm’den başka bir dizi bulamadığım için belki tutar düşüncesiyle oturdum seyrettim. Gerçi dönen tanıtımlarından ne ile karşılaşacağımı az çok tahmin edebiliyordum ama hani bir umut, bir belki de ben yanlış anlamışımdır hali. Tabii sonuna kadar dayanamadım. Senaryo rezalet, oyunculuk desen –Hümeyra dışında ki o da biraz abartmış gibi geldi bana- yerlerde sürünüyor, anlatım bir başka rezalet, diyaloglar manasız ve mantık hatalarıyla dolu. Misal: Dizinin başlarında anne küçük kızına “Daha havalar ısınmadı, üşürsün o yüzden dışarı çıkamayacaksın ah yavrum, nazlı kelebeğim” filan diyor, sonra bir bakıyoruz ki aradan –dizi zamanıyla- bir saat geçmeden bizim küçük kız bahçede, örnekler daha çoğaltılabilir tabii ama konu bu değil.
Sonunda güneş açtı. Alışık değiliz Kasım'ın başında filan kapalı havalara, ruhumuz sıkılır, bunalırız. İki gündür fırtına, yağmur, şimşek, şimdi günlük güneşlik, seviyorum bu memleketi vesselam. İstanbul'dan geldiğimden beri öküz modunda yatıyorum. Bedenen yeni bir sıkıntım yok hani ama ne bileyim bir ruh sıkıntısı, bir boşluk hissi. Hiçbir şey yapmadan oturmaktan bunaldım muhtemelen. Şeytan diyor boşver kolu molu al eline yünlerini onu bunu, otur yap ama sonra davul gibi şişiyor kol yahu. Bugün odunumuz, kömürümüz de geldi, tabii onlar gelince benim de sobayı kurup yakasım geldi.