Döndüm, böylece 17. kemoyu da ifa etmiş olduk bakalım. Doktorum bir ihtimal ilacı değiştireceğini, taksoter yerine ağızdan kemoterapi hapı verebileceğini söyledi. Herceptin'e devam. Eh bundan böyle gelmeyeyim İstanbul'a, Fethiye'de alayım madem damardan tek herceptinse dedim izin çıkmadı. Ağızdan hap daha rahatmış, iki hafta boyunca günde iki tane içiyormuşsun ve dozlar günlere yayıldığı için yan etkiler daha hafif oluyormuş, saçları da az döküyormuş, saçlarım çıkmaya başladı zaten, bir yıldır kellikten sıkıldı bünye muhtemelen. Mide bulantısı yaparmış ama taksoterin bulandırmadığı mideyi kolay kolay bir şey bulandırmaz gibi gelir bana, el ayak sendromu diye bir halt olurmuş bir ihtimal, eller ayaklar bööle kızarırmış. Neyse, ne gelirse başımıza gelecek bakalım, sonuçta bunlar mücadele yolunda verilen kayıplar, böyle bakmak lazım yan etki meselelerine, kafayı takmaya gelmez yani. Bu ağızdan hap daha mı iyi daha mı kötü dedim, ne daha iyi ne daha kötü aynı dedi doktorum Ömerim.
Yorgunum haliyle, hep aynı şeyler işte, git gel Konya altı saat demiş atalarımız.